Hareket kısıtlılığı ve ağrı şikayetlerine yol açarak hastaların yaşam kalitesini düşüren donuk omuz sendromu, omuz eklemindeki kapsülün kalınlaşması ve sertleşmesi sonucu ortaya çıkar.
Hareket açıklığı azalan hastalar saç tarama, kolu yukarı kaldırma gibi basit eylemleri yerine getirmekte zorlanabilir.
Çoğunlukla 40 yaş ve üzerindeki kişilerde görülen donuk omuz sendromu kendiliğinden geçebilir ancak bazı durumlarda kalıcı hareket kısıtlığı riski de doğabilir.
Fizik tedavi uygulamaları, ilaç tedavisi veya ileri evrelerde cerrahi yöntemlerle hastalık çok daha hızlı ve başarılı bir şekilde iyileştirilebilmektedir.
Donuk omuz sendromu nedir?
Kol hareketleri günlük yaşamda birçok faaliyeti yapabilmemiz için önemlidir. Omuz eklemi rahatsızlıkları kol hareketlerini etkiler ve tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini düşüren sonuçlar yaratabilir. Bu rahatsızlıklardan biri de donuk omuz sendromudur.
Donuk omuz sendromu veya diğer adıyla adheziv kapsülit omuzdaki eklem kapsülünün kalınlaşması, sertleşmesi, daralması ve çevre dokuların iltihaplanması sonucu eklem içindeki sıvının azalması nedeniyle ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Omuz ve kol hareketlerinin kısıtlanmasına ve ağrı şikayetlerine yol açan bu rahatsızlık nedeniyle hastalar günlük basit aktiviteleri bile yapmakta zorlanabilir.
Erkeklere kıyasla kadınlarda daha sık rastlanan ve diyabet hastalarında yaygın görülen frozen shoulder (donuk omuz sendromu) ekseriyetle 40 yaşın üzerindeki hastaları etkilemektedir.
Donuk omuz sendromu belirtileri nelerdir?
Donuk omuz sendromunun en tipik belirtileri şöyle sıralanabilir:
- Hastalığın ilk evresinde omuzda özellikle de dış ve üst bölgede hafif ağrı
- Zamanla artan ve dinlenmeyle geçmeyen ağrı şikayetleri
- Hareketlerde kısıtlılık (Hasta kollarını yukarı kaldırmakta, omuzlarını arkaya veya yana hareket ettirmekte zorlanmaya başlar.)
- Geceleri ağrı şiddetinin artması ve hastaların yana yatamaması
- Uyku problemleri
- Omuz kaslarında zayıflama ve güç kaybı
- Hareket açıklığının azalması
Donuk omuz sendromu neden olur?
Donuk omuz sendromu birçok farklı nedene bağlı gelişebilir. En yaygın nedenler ise şöyledir:
- Omuz ekleminde kireçlenme
- Şeker hastalığı (diyabet), tiroid bozuklukları, kalp ve damar hastalıkları ve Parkinson gibi kronik hastalıklar
- Kas tendon yırtılmaları
- Omuz sıkışması
- Omuz travmaları
- Omuz ekleminin çeşitli nedenlere bağlı uzun süreli hareketsizliği
- Özellikle masabaşı işlerde çalışanların uzun saatler boyunca hareketsiz kalması
- İltihaplı romatizma
- Akciğer tümörleri
- Kalp krizi
Donuk omuz sendromu evreleri nelerdir?
Donuk omuz sendromu 3 evrede gelişim göstermektedir.
- Birinci evre genellikle 2 ay ila 9 aylık bir süreci kapsar. Omuz bölgesinde ağrı ve hareketlerin kısıtlanması gibi şikayetler ortaya çıkar. Ağrı geceleri artış eğilimindedir.
- İkinci evre 1 yıla kadar devam eder. Bu evrede ağrının kademeli bir şekilde azalması söz konusudur ancak omuzda tutukluk ve hareketlerde zorlanma şikayetleri sürer. Bu evrede genelde hareket kısıtlılığı artar.
- Üçüncü evre 1 yıl ila 3 yıl arasında sürer. Çözülme aşaması olarak da tanımlanan bu evrede hastalık iyileşme sürecine girer. Şikayetler yavaş yavaş azalır.
Donuk omuz sendromu tedavi edilmediği takdirde iyileşme süreci de uzar ve hastaların yaşam kalitesi düşer.
Donuk omuz sendromu nasıl tedavi edilir?
Donuk omuz sendromu tanısı genellikle fizik tedavi ve rehabilitasyon uzman hekimi veya ortopedi ve travmatoloji uzmanı tarafından yapılan fizik muayene ve hasta şikayetlerinin dinlenmesinden sonra çeşitli görüntüleme yöntemleri ile koyulur.
Rahatsızlığın evresi, hastanın yaşadığı şikayetler tedavi yönteminin belirlenmesinde etkilidir.
Donuk omuz sendromu tedavisi ilaç tedavisi, fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları ile cerrahi yöntemleri kapsar.
İlaç tedavisi ile omuz ağrısı problemlerinin ve iltihaplanmanın giderilmesi hedeflenmektedir. Ağrı kesiciler, kas gevşetici ilaçlar, anti-enflamatuvarlar veya eklem içi enjeksiyonlar kullanılabilir.
Fizik tedavi yöntemlerinde egzersiz programları, soğuk sıcak kompres, ultrason ve lazer gibi yöntemler, ağrıya yönelik akım tedavileri, kuru iğneleme, hidroterapi, özel bantlar ve masaj gibi uygulamalarla hastanın şikayetleri giderilebilmekte, kas ve eklem gücü artırılmakta ve hareket kabiliyeti geri kazandırılabilmektedir.
Ameliyatsız yöntemlerle başarılı sonuç alınamayan vakalarda ise cerrahi müdahale ile tedavi sağlanabilmektedir. Cerrahi tedavinin ardından iyileşme sürecinde yine fizik tedavi ve rehabilitasyon yöntemlerine başvurulabilmektedir.